3 Mart 2016 Perşembe

Adım Adım ROMA! 2. Gün

İtalya tatilimizin 2. gününde otelimizde yaptığımız kahvaltımızın ardından yine bizi yoğun bir program bekliyor. Bir önceki gündeki yorgunluğumuza ve sabah erken saatte başlayan planlarımıza rağmen halimizden çok çok memnunuz. Yeni şeyler öğrenme ve gezme dürtüsü yorgunluğumuzdan bile zevk almamızı sağlıyor :)

Via Piave'de yer alan şirin otelimizden çıkıp dün sadece etrafında turladığımız Castel San'Angelo'ya doğru yol alıyoruz. 


Kalenin önündeki köprüde Bernini ve öğrencileri tarafından yapılan ve her biri İsa'nın çarmıha gerilişinden hikayeler taşıyan 10 melek bulunmaktadır.
Kale Roma İmparatoru Hadrianus tarafından kendisine mezar olarak yaptırılmış. Papa Gregorius'un  veba salgının sona erdiğini belirtmek üzere başmelek Mikail'in kılıcını kınına soktuğunu görmesi ile kale bugünkü adını almıştır. Tarih boyunca birçok önemli olaya şahit olan bu heybetli yapı papaların ikametgahı ve hapishane olarak da kullanılmış. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan da burada esir olarak tutulanlardan. 

Ve Kalenin içindeyiz..


Kaleden dışarıya bakış,


San'Angelo'da yaklaşık iki saatimizi geçirdikten sonra 2. durak Collesseum

Yürüyüş Arkadaşlarımız :)



Köle ve mahkumlar tarafından inşaa edilen bu dev arena, 50.000 izleyicilik bir kapasiteyi sahip. Seyirciler sosyal statülerine göre taştan sıralarına otururlarmış. Collesseum tarih boyunca idamlar, gladyatör savaşları, tiyatro gibi etkinliklere ev sahipliği yapmıştır. Ancak bunlar arasında en çok ses getireni pek tabii gladyatör savaşları. Gladyatörler asıl olarak köle ve savaş esirlerinden oluşmaktaydı. Gerçi olayın popülerleşmesi ve insanlar için önem kazanması sonucu olarak özgür erkekler de ün ve para için gladyatör olmuşlar.



Arenanın asıl zemini fotoğraflarda gözüken odacıkların üzerinde, yandaki demir platformun seviyesindeymiş.




Colosseum'dan Arc di Costantino'nun görünüşü


Colosseum'un hemen yanında bulunan bu Zafer Takı, Roma'nın ilk hristiyan imparatoru olan Constantinus'un rakibi Maxentius'a karşı kazandığı zafer üzerine dikilmiş.Takın üzerindeki kabartmalar eski Roma imparatorlarının anıtlarından parçalar alınarak yapılmış.

Zafer Takından dümdüz ilerleyince karşımıza Foro Romano yani Roma Forumu çıkıyor. Burada yeni bir güvenlik kontrolünden geçiliyor fakat Colosseum'da alınan bilet Forumda da geçerli. Biz Colosseum'un upuzun sırasını beklememek için Roma Pass'deki ücretsiz giriş hakkımızın birini burda kullandık, böylelikle Foruma da direkt Roma Pass'imizi göstererek girdik.

Roma Forumu, Antik Roma gezisinin en yorucu kısmıydı.  Alan oldukça geniş, zaman bol bol yürümeli geçiyor. Bir de bizim gibi tam öğle saatine denk getirdiyseniz, işte o zaman yorgunluk ve susuzluk tavan yapıyor. Neyse yine de gezmenin her türlüsü güzeldir diyip bıkmadan tüm Forumu adımlıyoruz :)


Forum, Antik Roma'nın yönetim, ticaret ve dini merkezi. Alan içerisinde tapınaklar, pazar yeri, senato ve mahkeme binası gibi yapılar bulunmakta. 



Antoninus ve Faustina Tapınağı


Castor ve Pollux Tapınağı harabeleri

Titus Kemeri



Forum'dan çıktığımız yokuşun sonu Palatino Tepesi. Antik Roma'da halk Forum bölgesinde yaşarken soylu ve zengin kesimin gözdesi Palatino Tepesiydi. Aynı zamanda yedi tepeli şehir Roma'nın en merkezi tepesi.

Yaklaşık yarım günümüzü alan, Colosseum'dan başlayıp Palatino'da biten Antik Roma gezimiz burada sonlanıyor :) Palatinonun güzel çimlerinde yarım saatlik bir mola veriyoruz. Gezi planımızın son maddesinde Piazza Venezia var. Antik Roma gezisi planladığımdan daha uzun sürdüğü için meydandaki saraya sadece dışardan seyretmekle yetiniyoruz. 

İtalya Krallığının ilk kralı Vittorio Emanuele Il
Bu büyük beyaz abide İtalyanlar tarafından pek sevilmiyor. Hatta "düğün pastası, takma diş" lakaplarıyla anıyorlar kendisini. 

Hava yavaş yavaş kararmaya başladı. Bizse Piazza Venezia'dan 45 dk.lık bir yürüyüşle Via del Corso boyunca Piazza del Popolo'ya çıkıyoruz. 
----

Akşam yemeğimiz Il Vero Alfredo'da. Roma'nın olmazsa olmazlarından. Alfredo Fettucini'nin ismi bizzat kendisinden geliyor. Oldukça şık, köklü bir İtalyan restoranı burası.


Gelelim dünyaca ünlü bu meşhur makarnanın hikayesine :)

Günlerden bir gün Alfredo'nun hamile eşi yemeden içmeden kesilmiş. Hal böyle olunca Alfredo eşinin iştahını yerine getirmek için bol terayağı,krema ve parmesandan oluşan bu leziz sosu keşfetmiş. Makarnayı tadan hamile eşin iştahı hemen yerine gelmiş, yeni tarif de Alfredo'nun restoranının menüsüne eklenmiş :)
Makarna siparişimizi verip bekliyoruz. Kısa bir süre sonra güler yüzlü garsonumuz önünde büyük bir tabakla geliyor. Bol parmesan ve tereyağlı sosu makarnayla iyice harmanlayarak bize kısa bir şov yapıp makarnalarımızı servis ediyor.



Görüntü olarak öyle çok da ahım şahım bir şey değil evet ama lezzet için kelimeler kifayetsiz :) Dün akşam Bafetto'da yediğim hayatımın pizzasından sonra bu da hayatımın makarnası ünvanını almış bulunmakta :) Her lokmanın tadına vararak, yavaş yavaş makarnamızı yiyoruz. 
Fiyatlar ortalamanın üzerinde fakat kesinlikle hakkını veriyor.

Restoranın duvarlarında bolca ünlü fotoğrafları ve onları bizzat elleriyle besleyen Alfredo'nun kendisi yer alıyor.
 

Ve işte Roma'daki ikinci günümüzün de sonuna geliyoruz. 3.gün yazıma kadar hoşçakalın :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder