1 Temmuz 2016 Cuma

Milano Gezi Notları

Roma, Floransa, Pisa derken sıra geldi Venedik öncesi son durağımız olan Milano'ya.. Milano hakkında internette olumlu-olumsuz sayısız yorum okuyabilirsiniz. Turistik amaçlı İtalya gezisi yapanların ilk turunda çoğu zaman olmayan bir durak burası. Evet kesinlikle bi Roma,Floransa değil ama bu kentin de  kendine ait farklı bir ambiyansı, şehir dokusu var. Milano gezilecek turistik yerleri açısından çok fazla durak içermiyor bu yüzden gezi programımız oldukça sadeydi. Bu da bize daha esnek, kafamıza göre gezme imkanı sağladı. 
Öncelikle Milano tam bir metropol, toplu taşıma kullanmak zorundasınız. Floransa'dan hızlı trenle Milano'ya geliyoruz. Milano'nun metro ağı oldukça geniş, hatları ve gideceğimiz durağı çözmemiz biraz zaman alıyor, neyse ki yardımsever İtalyan halkı imdadımıza yetişiyor :) Önce otelimize yerleşip valizlerimizi bırakıyoruz. Şehri keşfe hazır olarak dışarı çıkıyor. İlk durağımız pek tabii Duomo :) Bizim Milano'yu gezi planımıza eklememizin temel nedeni Avrupa'nın hatta belki de dünyanın en güzel katedrallerinden birisi olan Duomo'yu görmekti. Sadece Duomo'yu görmek bile kesinlikle bu şehre gelmek için yeterli bir sebep. Piazza del Duomo'ya doğru yaklaşıyoruz. Trafiğe kapalı olan bu meydan oldukça büyük, sıcak bir havası var. Avrupa'nın en önemli gotik yapılarından birisi olan Duomo meydanın tam ortasında tüm haşmetiyle oturuyor. 
Gotik işlemeler, motifler,oymalar hepsi büyüleyici, tek tek işlenmiş katedralin dış yüzeyine.
Katedralin içerisi de dışı gibi gösterişli, yine her yerde gotik tarzda figürler bulunuyor. Yapıyı ayakta tutan sütunların üzerinde bile yüzlerce küçücük işlemeler var. 
12 Havariden birisi olan San Bartolomeo'nun heykeli
Her köşeyi çekmeye çalışıyorum :)
Katedralden ayrılıp terasına çıkmak için biletlerimizi alıyoruz. Merdivenin yanında asansörle de çatıya çıkmak mümkün. Burada Erçin'le ayrılıyoruz. Ben asansörle o merdivenle yukarı çıkıyoruz. Önce Vatikan sonra Floransa'daki merdiven çıkma deneyimlerimden sonra bende ufaktan başlayan klostrofobi yüzünden bir kez daha daracık koridorlarda merdivenle dakikalarca tırmanmayı göze alamıyorum. Erçin'le yukarıda buluşuyoruz. Tüm terası doyasıya dolaşıp şehri bir de yukarıdan seyrediyoruz. 
Yapımı yüzlerce yıl önce biten Katedralin çatısından sürekli devam eden inşaat çalışması bulunuyor. Rivayete göre teoride hala tamamlanmamış, yapım aşamasından olarak gözüküyormuş. Resmi olarak tamamlandığı takdirde Dünya Mirası listesine alınacağı korkusuna sahip İtalyanlar kendi malı olarak hala ellerinde tutmak istedikleri için böyle bir yönteme başvurmuşlar :) 
Duomo gezimiz bittikten sonra girişi yine aynı meydanda yer alan Galleria Vittorio Emanuele'e geçiyoruz. Burası dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biri. İçinde bir çok lüks mağazanın dükkanları, şık restoran ve kafeler bulunuyor.
Galeria'nın arka kapısı Piazza della Scala'ya açılıyor. Bu meydanın tam ortasında Leonardo ve öğrencilerinin heykelleri bulunuyor. Aynı zamanda Avrupa'nın ünlü opera binalarından birisi olan La Scala da burada yer alıyor. 
Buradan şehrin en çok sevilen yerlerinden birisi olan Brera'ya geçiyoruz. Yürürken çok güzel avlusu olan bir yapıyla karşılaşıyoruz. Gezi notlarımda bulunmayan bu durak ilgimi çekiyor ve dalıyoruz içeri. Ellerinde kitaplar, sırtlarında çantalar olan öğrencilerle karşılaşıyoruz, öğreniyoruz ki burası Pinacoteca di Brera isimli bir müzeymiş ve aynı zamanda içerisinde Brera Kütüphanesini de barındırıyormuş. 
 
Brera'da yer alan Beverin isimli şirin bir kafede ünlü İtalyan geleneği olan aperitivo saatine denk geldik. Birer içecek alıp aperatiflerimizi atıştırdık. Saatlerdir ilk defa oturmuş olmanın etkisiyle burada epey bir zaman geçirip bu güzel İtalyan geleneğinin keyfini sürdük.
Burada enerjimizi toplayıp geze geze Duomo'ya geri çıktık. Meydana açılan ara sokaklarda gezinip şehri bir de akşam turladık. Milano'nun en çok göze çarpan özelliklerinden birisi kesinlikle insanların şıklığı. Akşam kahvelerini içmek için bile bir yerlere oturmuş kadın-erkek fark etmeksizin tüm insanlar oldukça özenli giyiniyorlar. 
Milano'nun bir diğer önemli gezi noktası ise Santa Maria della Grazia. Da Vinci'nin önemli eserlerinden biri olan Son Akşam Yemeği(Last Suppor) tablosunun orijinali bu kilisede yer alıyor. Tabloyu görmek isterseniz önceden internet üzerinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Milano için ayırdığımız 1 günlük programımıza sıkıştırmak istemedik ama görülmesi gereken duraklardan birisi kesinlikle. Bizim de Milano'ya bir daha gelmemiz için sebeplerden birisi olacak belki de burası :) 
Sibel G.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder